28 Aralık 2011 Çarşamba

TESTOSTERON

Bazıları bana soruyor; “Merve, bu kadar işinin arasında yazmaya ne zaman fırsat buluyorsun?” diye.
Efendim bendeniz bu satırları mahkeme kapısında, duruşma beklerken kaleme almaktayım. Bir ara bilgisayar başına geçip klavyeye de alınca sizlerle paylaşacağım.
Sevgili hâkimlerimiz aynı saate, ortalama 30 adet duruşmayı üst üste boşuna vermiyorlar. Bizim mahkeme kapılarında saatlerce duruşup durmamızın bir nedeni var elbet. Bu yolla hepimiz birer hatip, birer yazar olup çıkıyoruz. Anlayacağınız asıl duruşma mahkemenin içinde değil dışında yapılıyor. Avukatlar arasından bu kadar milletvekili, yazar, tiyatrocu, müzisyen çıkması hiç sebepsiz değil. Beklerken düşünüp üretecek çok vaktimiz oluyor zira.
Neyse konuyu dağıtmayalım. Dün akşam izlediğim Testosteron oyunundan bahsedeyim.
Oyunda belki 40 kere bu hormonun adı söyleniyor ancak halen dilim dönmüyor, telaffuzu zor bir kelime bu.
Öncelikle bu oyuna ailecek gitmeyin, arkadaşlarınızla gidin derim. Zira küfür ve şiddet içeren oyun yetişkinlere yönelik. Ancak annenizle falan gitmeye kalkarsanız da bazı şeylere güldüğünüz için yüzünüz kızarabilir, gerek yok.

Perde açıldığında Madonna’nın sarı saçları arasından bakan bir çift göz gibi duran 2 büyük ekrandan Tarantino’nun bir filmi başlıyor. Sahne tasarımı sade ama etkileyici.
Daha sonra sırayla 7 erkek alıyorlar sahnedeki yerlerini.
İlk perde sona erdiğinde, “olay çözüldü acaba 2. perdede ne olabilir ki?” dedik ancak 2. bölüm de en az ilk perde kadar eğlenceli.

Kostümler biraz zayıf, örneğin Kızılay dağıtmış gibi 7 erkeğin 7si de bir örnek beyaz boxer çamaşır giymiş. Evet, ne var; hepsi soyunup yarı çıplak kaldılar da öyle gördük.
Olayın kahramanlarının bir kısmı Polonyalı, bir kısmı ise Yunanlı. Böyle olunca da Polonyalılar’ın kulağımızın hiç de alışık olmadığı isimlerini anlamakta güçlük çekiyoruz. Zaten oyun boyunca başında bandajla oynayan oyuncunun yüzünü de ancak selam sırasında görebildik, sürpriz oldu.

Oyunun asıl sürprizi ise finaldeki şarkı, oyuna özel yazılmış, eğlenceli sözleri var ve tüm oyuncular canlı olarak çalıp, söylüyorlar. Emre Karayel bateriye, bir diğeri klavyeye, biri gitara geçiyor, hepsi ellerine birer mikrofon alıyor.
Bu şarkı ayakta o kadar uzun süre alkışlandı ki, bis yapmak zorunda kaldılar ve tekrar söylediler.
Testosteron, testosteron… üst üste söylemeye çalıştıkça daha da anlamsızlaşıyor sanki bu kelime.

1 yorum:

  1. YAZIN İÇİN TEŞEKKÜRLER
    BU ARADA YENİ YILINI KUTLUYORUM
    NERDESİN YILBAŞINDA
    SEVGİLER
    ARİF VURAL

    YanıtlaSil