6 Ağustos 2010 Cuma

TEMBELLİK GÜZELDİR



TEMBELLİK GÜZELDİR

Herhangi bir iş yapan, başarılı, çalışkan insanları sevmeyiz biz, okulda ders çalışana “inek” deriz önce. Bu inek benzetmesi üzerinde de düşündüm ama nedenini tam çözemedim.
Zira inekler yavru yapınca süt veren sonra da etleri için kesilen hayvanlardır. Bütün gün çayırda otlayıp geviş getirmekten başka da bir işleri yoktur. Dolayısıyla çalışkan öğrenciye değil de çalışmayan, yan gelip yatan öğrencilere inek denmesi daha makul olacaktır kanaatindeyim.

Bir iş sahibi olduğunuzu düşünelim. Para kazanmasanız bile her ay “kazanMAdım” diye beyanda bulunmanız ve tutmak zorunda olduğunuz muhasebeciye olMAyan işinizin kaydını tuttu diye para ödemeniz gerekir. Kimse size iş kurdunuz, istihdam yarattınız diye madalya takmaz. Oysa evde otursanız işim yok diyip, devletten maaş bile alabilirsiniz.

Ev hanımı iseniz bütün gün yaptığınız temizliğin üstüne yorgun argın hazırladığınız akşam yemeğine sırf tuzu eksik koydunuz diye azar işitebilirsiniz.
Hâlbuki yoruldum deyip pizzacıyı aramış olsaydınız herkes mutlu olacaktı, ne de büyük hata yaptınız.

Sonra insanları yaptığınız işlere de alıştırmayacaksınız. Diyelim bir arkadaşınıza her yıl doğum günlerinde özene bezene değişik hediyeler alıyorsunuz ama o sene kazara unuttunuz. Seyreyleyin dedikoduları, burnunuz havaya kalkmıştır, zaten çok da değişmiştiniz son zamanlarda… Oysa 5 yıl hiçbir şey almayıp 1 kere alsanız sizden kıymetlisi olmaz.

Evin genç kızı olarak her akşam taze elden pişmiş taze kahve yapıyorsanız tek bir gece yapmadığınızda dahi tepki alabilirsiniz. Ama hiçbir ev işi yapmamasıyla ünlü evin oğlu yılda bir kez yapacağı bir filtre kahve ile tüm takdiri üzerine toplayabilir.

Bir manken oyuncu olur, film setlerinde sabahlar, kızcağız çalışıp ekmek parası kazanıyor denmez de mankenden de oyuncu mu olurmuş derler. Bir şarkı yazarsınız o söylemesin evinde otursun derler.

Bir atkı örersiniz rengini beğenmezler, bir kitap yazarsınız çok uzun olmuş derler, bir düğün yaparsınız tavuk yerine dana eti olsaydı derler. Yani derler de derler. Beğenmemeyi üstünlük zannederler. Meşhur zebani fıkrasında olduğu gibi siz kazandan kurtulmaya çalıştıkça kazanın dibinden biri paçanızdan aşağı çekiverir.

Çünkü kazandan dışarıda var olan hayat diptekiler için korkutucudur ve madem onlar dışarı çıkamıyordur o halde kimse de çıkmamalıdır.

İyisi mi siz dayayın sırtınızı rahat bir koltuğa ayaklarınızı da bir pufa uzatın ve içeriye seslenin “Nerde kaldı bu kahve?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder