7 Mayıs 2010 Cuma

Avukat Olmak




AVUKAT OLMAK
Bazı önyargılarla da savaşmak demektir.
İlk önyargı “Siz avukatlar çok konuşursunuz di mi?” şeklinde bir soruyla gelir.
Hayır, biz o gördüğünüz Amerikan filmlerindeki gibi bir sistemde çalışmıyoruz.
Jüri yok, zaten öyle tiratlar atacak vakit de yok. En uzun duruşmamız 5 dakika sürer. Onda da genellikle dilekçemi tekrar ederim, deriz.
Hatta bazı hakimler o kadar anlayışlıdır ki, yüzümüze bakarak “Davalı vekili dilekçemi tekrar ederim, dedi” der, siz başınızı onay anlamında sallarsanız ağzınızı bile açmadan duruşmadan çıkabilirsiniz.
Çünkü biz de çok konuşan değil, çok yazan kazanır. Hukuk sistemimizde yazılılık esastır.
Siz fırsat bulup mahkemede 10 dakika konuşsanız bile katip, sadece hakimin ağzından çıkanı zapta geçirir. O yüzden biz gerekmedikçe konuşmakla yormayız kendimizi, her şeyi yazarız.
Zaten bizde davalar da uzun sürer. Söz uçar yazı kalır sözü boşuna söylenmemiştir.
Siz dün akşam ne yediğinizi bile hatırlamazken, yüzlerce dosyaya bakmakla yükümlü bir hakimin söylenilen her sözü aklında tutması da beklenemez.
Örneğin 4 sene süren bir davamda 3 hakim değişti. Herhangi bir talebimi ilk hakime söylemiş ama, yazılı olarak vermemiş olsaydım, kararı veren son hakimin bunları bilebilmesi mümkün olmayacaktı.
İkinci önyargı; Avukatlar her kanun maddesini, örneğin ileride işlemeniz muhtemel bir suçun sonucunda kaç yıl hapis yatacağınızı ezbere bilmelidir.
Ben 2000 yılında hukuk fakültesinden mezun oldum, mezun olduktan sonraki 10 yılda okulda okuduğum kanunlardan, değişmemiş olan bir tane yok, ilaç için.
Sürekli yeni çıkanları takip etmek,araştırmak,okumak zorundayım.
Üçüncü önyargı;Sorununuz acil olmasa da gece yarısı veya pazar sabahı avukatınızı arayabilirsiniz, size cep telefonunu verdiyse artık en yakın arkadaşınız, hatta Güzin Ablanızdır. Hem sır saklama yükümlülüğü de var, kimseye anlatamaz.
Eski eşinizle ve hatta eski kaynananızla aranızdaki ilişkiyi uzun uzun anlatın, adam dövme planlarınızı bile anlatabilirsiniz, dövmeyecek olsanız bile içinizde kalmasın, zehrinizi akıtın rahatlarsınız.
Hem zaten psikoloğa gidip para vermenize gerek yok avukatlar danışma ücreti bile almıyorlar, derdinizi dinlediler diye mi para alacaklar.
Para demişken bir de avukatlar zengindir önyargısı vardır.
Doktora gittiğimizde şöyle bir bakıp,2 aspirin iç geçer demiş olsa bile muayene ücreti ödeyeceğimizi biliriz de, avukata bir ücret ödememiz gerektiğini düşünmeyiz.
En az 4 yıl üniversite eğitimi,1 yıl köle gibi çalışılan avukatlık stajı ve sonrasında sürekli değişen kanunlara adapte olmak için sonsuz ders çalışma, kendini yenileme zorunluluğu vardır. Ama bilginin, deneyimin ve emeğin karşılığı yoktur.
Avukat nasılsa pazarda LİMON falan satıp zengin olmuştur. Siz vekalet vererek kendisini onurlandırdığınız için dava harç ve masraflarını bile vermenize gerek yoktur, avukat bir yerden kredi ya da borç alıp öder ne olacak ki
Dava sırasında da mutlaka internetteki forumlardan konuyu kendiniz araştırıp avukatın konuyu sizin kadar iyi bilmediğini ispatlamaya çalışın. Nasılsa para vermiyorsunuz bari yardımcı olun, sevaptır.
Sonra adliyede temizlikçi, mübaşir kim olursa, varsa bir tanıdığınız mutlaka ona da danışın.
Hatta benzer bir dava daha önce başından geçmiş olan arkadaşınız avukattan daha iyi bilir, yapılan her işlem için arkadaşınızdan teyit isteyin.
Avukata danıştığınızda davayı açıp boşuna masraf yapmamanızı öneriyorsa inanmayın, iyi avukat adamı ipten alır, kesin karşı tarafı tanıdığı için öyle diyordur.
Avukatlara boşuna ne avukatısın diye de sormayın. Hem Türkiye’de branşlaşma yoktur hem de reklam yasağı vardır, boşanma avukatıyım ya da ceza avukatıyım dememiz bile yasaktır aslında, suça teşvik etmeyin bizi.
Avukatınıza öyle her şeyi de olduğu gibi anlatmayın, kendinizi iyi ve haklı gösterin. Mesela siz o davayı daha önce açmış ve kaybetmiş olabilirsiniz ama bu “ufak” bir ayrıntı dava başladığında nasılsa karşı taraftan öğrenir, yormayın kendinizi.
Adliyelerde saatlerce yalnızca 2 dakika sürecek bir duruşmayı beklemek, tozlu arşivlerde dosya aramak, sizi görevini yapan bir avukat değil davanın tarafı zannedip hakaret ve tehditler yağdıran insanlara, bugün git yarın gelci, küçük dünyaları ben yarattımcı memurlara katlanmak işimizin parçasıdır.
Onun için bizim için üzülmeyin, bize bir şey olmaz.
Sahi, LİMON ister misiniz?

3 yorum:

  1. Çok doğru tespitler. Maalesef mesleğimizin adı var:)

    YanıtlaSil
  2. avukatlar için olan bir sürü saçma sapan ön yarıyı ne güzel anlatmışsın, pek çok zaman avukatlar hakkında tıp tutan olumsuz cümleler veya esprilerle hareket eden insanlar , bir avukatla ilk tanıştığında başlar başına gelen hukuki olayı anlatmaya yorumunu beklemeyi, yorum yapmadın mı.. iyi avukat değil, benim anlattığım davayı anlamadı bile yorumu bile gelir.. oysa ne zordur o hukuk terminalojisini öğrenmek. 4 yıl hukuk okuyup sürekli değişen kanunları takip etmek, helede Türkiye deki adalet sisteminde adam gibi müvekkilini savunmak.. çok zor iş çok. Allah kolaylıklar versin.. Yazıların hep devam etsin

    YanıtlaSil
  3. Bu yazımı pek çok hukuk sitesi, avukatlara ait kişisel web siteleri benden izinsiz olarak almış ve isimsiz olarak yayınlamaktadır.
    Ne üzücüdür ki avukatların uğradıkları haksızlıkları dile getiren bir yazı FSEK'de belirtilen en temel haklardan olan eserin sahibinin ismi ile yayınlanması şeklindeki manevi hakkın çiğnenmesi yoluyla paylaşılmakta.
    Hukukçular kendi meslektaşlarının hakkını bu şekilde ihlal ederse başkalarının kendi haklarına saygı duymasını nasıl bekleyebilirler ki?
    Emeğe, fikre saygı beklemekle çok mu fazla şey istiyorum?

    YanıtlaSil