20 Ağustos 2010 Cuma

AŞK



AŞK
Aşk sanki sana sorar mı ki “geleyim mi?” diye de “ben artık âşık olmam” dersin sen şaşkın!

Hani yaramaz çocuk babasından tokadı yiyince “acımadı ki” der ya, tam da öyle hiç canın yanmamış gibi, hiç acımamış gibi âşık olmak gerek.

Aşk bir kontrolsüzlük halidir. Birkaç kadeh alkol aldıktan sonra yaşadığınız o çakırkeyif hal ile benzerlikler taşır. Dizlerinizin bağı çözülür. Yerli yersiz, gülümsersiniz sebepli sebepsiz, aslında sebep açıktır, caddenin ortasında tek başınıza yürürken aklınıza “O” düşmüştür.

Sabah uyandığınızda ilk, akşam yatarken son düşündüğünüz oysa siz âşıksınız.

Gelecek ile ilgili planlarınıza “O”nu dahil etmek , bir şarkı dinlerken “O”nu düşünmektir aşk.

Başına bir şey gelmesin diye gözünüzden sakınmak, “O”na kıyamamaktır.

İncitmemek, el üstünde tutmaktır. Evine bırakmak, “O”nun sevdiği elbiseyi giymek, saçınızı “O”nun beğendiği gibi taramaktır.
Kendinizi gecenin bir yarısı elinizde balonlarla kapısında bulmaktır.

“O”nun için atkı örmektir aşk ve hatta ördüğü atkı eciş bücüş olsa da dünyanın en güzel atkısıymış gibi ona sarınıp sarmalanmaktır belki de.

Aşk sarhoşken kapının kilidini bulamamak gibi bazen nerede durduğunuzu bilememek, mesajınıza 2 dakika cevap alamadığınızda endişelenmektir.
Bazen de tüm dünyaya hâkim olabileceğiniz hissini veren bir güç ve bu çelişkili duyguları aynı günde yaşayabilmektir.

Çakırkeyifken, her şey güzelken birkaç kadeh daha içeyim derseniz, gecenizin ve hatta ertesi gününüzün rezil olması gibi, aşk ve nefret de kardeştir.

Birbirine tamamen zıt kavramlar gibi görünmelerine karşın çok yakın ilişki içindedir.

Kimse önemsemediği birinden gelen herhangi bir darbe nedeniyle yıkılmaz. Ama en yakınınızdakinin ufacık bir yanlışı, sizi derin bir eleme sürükleyebilir veya tersine o kişiye karşı derin bir nefret duygusu hissetmenize sebep olabilir.

Âşık olduğunuz, onun için her şeyi yapabilirim dediğiniz kişi ile boşanırken kanlı bıçaklı olmanız bundandır.

En büyük aşklar nefretten doğar klişesini de herkes bilir. Bu da genelde aşkınızı itiraf edemeyip de gizlemek ihtiyacı duyduğunuzda “O” na karşı hak etmediği davranışlar sergileme şeklinde gelişebilir.
Küçük çocukların hoşlandıkları kızın saçını çekerek sevgilerini belli etmeleri gibi de kendini gösterebilir.

Karşı koysanız da, gizleseniz de aşk su gibi akacağı yolu bulur, kendinizi yormayın.



“Ey aşk hiçbir şeyi beklemedim, sana geç kaldığım kadar.”



Fon için şarkı önerisi: Rosey-LOVE http://fizy.com/#s/1lrxlh

3 yorum:

  1. işte tam da fotoğraftaki gibi bir aşk nasip olsun..sanki birlikte doğmuş..birbirleri için yaşamış..birlikte ölecekler..iyi günü kötü günü,aksilikleri mutlulukları,herşeyiyle hayatı anlatmış bir fotoğraf..aşk zaten hayatın ta kendisi değil midir:)

    YanıtlaSil
  2. Aşk hakkındaki pozitif çıkarımlarınız, gözlemleriniz, önermeleriniz harika başladı ve gelişti yazıda. Süper keyifli gidiyordu okurken. Hatta, keşke beni de böylesine düşünen biri olsa diye düşünürken PAAATT. AŞkta ayrılık, kalp kırıkları, nefret konularına değindiniz. Sanki keyfi kaçtı yazının gibi. Bu son kısım bambaşka bir blog konusu olabilir belkide.
    Fakat yine keyifle okunan bir bloga imza atmışsınız. Ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel ve anlamlı bir yazı.

    YanıtlaSil