1 Şubat 2010 Pazartesi

Birol Güven ile söyleştik


Soğuk bir aralık günü Birol Güven ile görüşmek üzere Mint Akademi’ye gittim ve bir anda kendimi bir senaryo toplantısının ortasında buldum. Beğeniyle izlediğim dizilerin senaryo ekibi ile kısa süreliğine de olsa aynı masada sohbet etmek gerçekten çok keyifli bir deneyim oldu.Esprilerin havada uçuştuğu,kahkahaların eksik olmadığı masada bu kadar başarılı dizilerin nasıl gerçekleştirilebildiğini anlamak hiç de zor değil.
“Ben aslında röportaj vermeyi sevmem,mümkünse yapmamayı tercih ederim” diyen ancak beni kırmayıp tüm samimiyetiyle çocukluğundan, kendi çocuklarına kadar her konuda sorularıma içtenlikle cevap veren Birol Güven’e tekrar teşekkür ediyorum.Av.Merve Gürcan

Birol Güven Kimdir
yapımcı , senarist,yazar,eğitmen ve yönetmen ,TESİYAP başkan yardımcısı
1964 Darıca /KOCAELİ’de doğdu.Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dil Bilimi Bölümünden mezun oldu.Tv dizi ve filmleri:Ayrılsak da Beraberiz, Dikkat Bebek Var, Çocuklar Duymasın, En Son Babalar Duyar , Anadolu Kaplanı, Kadın İsterse ve Kadın Severse, Arka Sıradakiler, Bayrampaşa ben fazla kalmayacağım
Kitapları: Teneke Üzerinde Midyeden Sosyeteyle Suşiye ve Yatak Odası Diyalogları

YURTTAŞ OLMAYI TEHLİKELİ BULUYORUM
MG:Önce çocukluğunuza dönelim,11 yaşında ehliyetsiz araba kullanmaktan hakkınızda dava açıldığı doğru mu?
B.G:Doğru.Benim babam Aygaz Bayii,hala da öyle,küçük yaşta araba kullanmaya başladım,hatta hiç bisiklete binmedim.Ama arabayı çok küçük yaşta ,hatırlamıyorum bile kaç yaşında kullandığımı. 11-12 yaşlarında bir hakim karşısına çıkmıştım.
M.G:Ne oldu peki beraat mi ettiniz?
BG:Tam hatırlamıyorum,sadece sorular bir garipti,ben küçüktüm.Evli misin?bekar mısın?,medeni halin nedir? falan gibi rutin sorulara güldüğümü hatırlıyorum.Bir şey olmamıştı günün sonunda herhalde
MG:11 yaşın altında zaten cezai ehliyeti yoktur.
BG:Ama herhalde orda şey vardır,babama belki bir şey.Tam hatırlamıyorum ama belki takipsizlik falan mı ,uyarı mıydı?Cezası da hani ne olabilir ki?
MG:Herhangi bir kaza falan olmadı herhalde
BG:tamam ,ben kaçırdım arabayı falan gibi bir şeyler demiştim.
MG: Çocuklar Duymasın dizisi 13 bölümünün, 1.5 yıl içerisinde toplam 490 kere aynı kanalda tekrar ettiği için Guiness Rekorlar Kitabı'na başvuru yaptığınız doğru mu?Doğruysa akıbeti nedir?
BG:Başvuru yaptık,Orhan Kural Hoca’ya başvurduk.Onlar dedi daha doğrusu, bu bir rekordur.Ama oradan bir cevap alamadık.Çünkü böyle bir kategori yok.Guiness’e herhalde derdimizi anlatamadık.Çünkü tekrar diyince onlar ,mesela bir Brezilya dizisi dünyanın her yerinde yayınlandığı için tekrar sayısı bizden çoktur, daha çok tekrar var ama değişik kanallarda tekrar var, ama bizimki aynı kanalda, aynı bölümlerin tekrarı olduğu için Guiness’te böyle bir kategori yoktu.Açmayı da mantıklı bulmadılar herhalde.Çünkü başka bir dizi de olmaz, böyle bir kategori anlamsız olur.
MG:Hala devam ediyor tekrarlar
BG:Evet ediyor, hatta herhalde binlerden bahsediyoruz
MG: Yıllardır tekrarları yayınlanan eski dizilerinizden siz ve oyuncularınız telif haklarınızı alabiliyor musunuz?
BG:Yok alamıyoruz.Çünkü televizyon , herkes bunun yasaya aykırı olduğunu söylemesine rağmen, tüm hakları devralıyor,dolayısıyla kanalın oluyor mal,zaten Türkiye’de bunu çok net açıklayan bir şey vardır;bu dizi nokta nokta kanalı tarafından yaptırılmıştır.Yani bizi orda üretici ,yaratıcı değil de daha taşeron gibi konumlandırıyor.Yasaya aykırı ama, biz tüm haklarıyla devrediyoruz kanala,zaten ben onlara sözleşme demiyorum,mütareke,yani bir tek Boğazlar’dan geçiş üstünlüğünü almıyorlar bizden.
MG:Tv şirketleri ile sözleşme yaparken tekrar yayınlar için de özel hüküm koyuyor musunuz?
BG:İstiyoruz ama kabul etmiyorlar. Onların baş şartı, eserin mülkiyetini alıyorlar ama herhalde yasada bazı düzenlemeler olacak ve böyle sözleşmeler yapılamayacak diye düşünüyorum.
MG:Televizyon ve Sinema Yapımcıları Meslek Birliği’nin de (TESİYAP) başkan yardımcılığını yürüten biri olarak ,
Ülkemizde telif haklarının yeterince korunduğunu düşünüyor musunuz?
BG:Tabi ki korunmuyor.Yani çok telif ülkesi değiliz.Ama çok yeni ve hızla geliştiğini düşünüyorum.Yasa müsait,sadece uygulama,daha çok hak arama gerekiyor herhalde ,telif adına Türkiye’de ,meslek birliklerinin daha aktif olması gerekir diye düşünüyorum.Birden fazla meslek birliğinin olmaması gerektiğini düşünüyorum,çünkü biz onun acısını çekiyoruz.3 tane meslek birliği var bizim tarafımızda ama birleşiyoruz şu anda ,çünkü Kültür Bakanlığı bir meslek birliği ile muhatap olmak istiyor.Yakında daha güçlü olacağız.
Türkiye’de meslek birliği çalışmaları çok iyi yapılamıyor tabi ki sorunlar var.
MG:Şirket bünyenizde veya düzenli olarak çalıştığınız bir avukatınız var mı?
BG:2 avukatımız var ,avukatlık işimiz bizim çok fazla oluyor.Çünkü 1)kanallarla sözleşme yapmak zorundayız 2)kendi çalışanlarımızla sözleşme yapmak zorundayız. Genellikle serbest meslek erbabı sanatçılarla çalışıyoruz, oyuncularla ya da telif karşılığı bizimle çalışan senaristlerle ve müzisyenlerle çalışıyoruz dolayısıyla çok fazla sözleşme yapılması,düzenlenmesi gerekiyor.Biz her zaman sözleşme yapmıyoruz , şifahi de yapıyoruz tabi sözleşmeleri
MG:En zararlı olanı o galiba
BG:Kanal tarafı tabi çok net , bizde o sorun olmuyor biz haklarımızı kanala teslim ettiğimiz için ve bunu da herkes bildiği için insanlar da bizim o hakları almamızı bekliyor ki onlarla paylaşalım,biz de onun mücadelesini veriyoruz
MG:Senaryo yazarken hukuki danışmanlık hizmeti alıyor musunuz?
BG:Eğer konu hukuki bir şeyse ve gerçeklik arıyorsak mutlaka bizim kendi avukatlarımıza, onlar zaten hem avukatımız hem arkadaşımız ,soruyoruz.
MG:eşinizle evlilik sözleşmesi yaptınız mı? Yapmayı düşünüyor musunuz? Evlilik sözleşmeleri yapanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
BG:Evlilik sözleşmesi kişiye özel demeyeyim de, ilişkiye özeldir.Bizim aramızda anlamı yok.Yani benim eşimle ilişkimde sözleşmenin çok anlamı yok.Çok demokrat bir aileyiz.Sözleşme gerektirecek bir ilişkimiz ve bir malvarlığı yapımız yok
MG:Çocuklarınızın avukat olmasını ister misiniz?
BG:Çok isterim,hatta 2 çocuğum var, birisinin avukat olmasını .Geçen gün konuştuk, anlamıyorlar tabi ki avukatlıktan ,büyük oğlum zaten müzisyen ,o yönde ilerliyor,kız daha çok net anlaşılmıyor ama avukatlığa çok müsait bence ,avukat olmasını, en azından birinin avukat olmasını çok isterim çok gerekli olduğunu düşünüyorum.Ve ben de avukatlık,hukuk okumayı çok isterdim,çok iyi bir avukat olabilirdim,pişmanım
MG:Hala okuyabilirsiniz
BG:Hala da okuyabilirim,ama hukuk zaten bence zorunlu ders olmalı.
MG:Tabi mühendislik okurken de iş hukuku vs okunuyor
BG:Kesinlikle hukuk bilmemek,1)bir kere hukuk çok zevkli geliyor bana 2) bir de çok gerekli geliyor .Yani yarın öbür gün çocukların haklarını bilen ,haklarını takip eden nerden ne olacağını ..
çünkü ben çok tehlikeli de buluyorum bir yurttaş olmayı,yasaları bilmeyen bir yurttaş yani kaplan terbiyeciliği gibi bir şey
Yani benim çocuklarım büyüdüğünde 3 kişi 4 kişi birleşip kavga etseler, çeteye girse bunları bilmesi gerekir herkesin. Yani bizi aynı zamanda devletten koruyacak bir hukuk bilgisine ihtiyacımız var.
BG: Hakları bilmek önemli .Ticarette mesela,ticaret yapmak çok riskli bir şey Türkiye’de bir insan mesela bir işyeri açıyor ve sigortalı insan çalıştırıyorsa bence hemen ilk iş gidip onun heykelini dikmek gerekir diye düşünüyorum .
Türkiye’de zaten işveren hak yiyen adamdır ya halbuki,zavallı en mağdur odur yani,yasalara göre yani tam böyle vergisini verse, iş güvenliğine uysa zaten para kazanma ihtimali yok.O yüzden hatta çocuklarımın ikisi de hukukçu olsun çok isterim.
TÜRKİYE’DE DAVALAR BİTMİYOR ,BİTMEYEN BİR ŞEYİN DE,NE KOMEDİSİ OLUR NE DRAMASI

MG: Ally Mcbeal tarzı, hukuk bürosunda geçen bir komedi dizisi yazmayı düşündünüz mü? Diziyi biliyor musunuz bu arada?
BG:Biliyorum.O konuda da çok kafa yormuş birisiyim,Türkiye’de hukuk dizileri tutmaz.Tutma ihtimali yok,bunun çeşitli nedenleri var;
Neden tutmuyor? Amerika’da hukuk dizileri, Türkiye’de mafya dizileri tutuyor.Bu ülkenin sorunlarını nasıl çözdüğüyle doğru orantılı bir şey
Zaten aynı bölüm içinde bir davayı sonuçlandırırsanız zaten inandırıcı olmaz.
Hala süren bir sürü davamız var bizim bir şekilde,Türkiye’de davalar bitmiyor ,bitmeyen bir şeyin de filmi olmaz.Ne komedisi olur ne draması olur,o yüzden Türkiye bu hukuk sistemiyle ancak mafya dizilerinin yapılacağı bir ülke olur.Sıkıcı hukuk.
MG:Hukukla ilgili başınıza gelen komik ya da trajikomik diyelim, ilginç bir anınız var mı?
BG:Yani benim hukukla ilgili çok önemli bir anım var ama hani Oscar’lık bir film bile olabilir. Uzan döneminde biz oraya dizi yaptığımız için bütün o süreci biz de yaşadık.
MG:Hangi diziyi yapıyordunuz?
BG:Biz o zaman bütün dizileri Star’a yapıyorduk ve o süreç içinde bize de tedbirler kondu ve trajikomik bir çok şey yaşadık.9.5 katrilyon ödeme emri gelmişti;6.5 milyar dolar en komiği oydu.Komik mi bilmiyorum.Müteselsilen sorumlu tutuldum bütün İmar Bankası sürecinden.
MG:Ne yaptınız peki ,çözüldü mü olay?
BG:Sonra çözüldü tabi TMSF ile uzun uğraşlar sonucu
Ben bir TMSF ve 5020 sayılı Bankacılık Kanunu uzmanıyımdır. Çekirdekten avukatım. Avukatlar bilmez o yasayı.Yeni olduğu için,ister istemez en iyi mağdurlar biliyor
MG:Hakkınızda yapılan asılsız haberler konusunda neler yapıyorsunuz?
BG: internet ortamında bir şey yapmadım, galiba müracaat edince siliyorlar ama gazeteler çok ilginç tabi. Bir şey dikkat çeksin diye, gazetelerde manşet terörü var manşete attıkları her şey yanlış ,aşağıda yazdıkları her şey doğru.
Hakaret olursa dava açıyoruz
MG:Rtük ‘ten memnun musunuz ? Sizce denetim olmalı mı ne kadar olmalı?Sigara ve alkolün üzerlerinin kapatılması doğru mu?İşe yarar mı?Silahların üstü nün de kapatılması gerekir mi?
BG:Ben o konuda biraz daha özgürlükten yanayım.Rtük’e de ben şahsen karşıyım,onun yerine meslek birliklerinin o işi üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum.Bir kontrol mekanizması olmalı ama sektörün kendisi bu işi üstlenmeli baro gibi ya da tabipler odası gibi .Televizyonda da her türlü şeyin gösterilmesinden yanayım ama bir tek şartla,saatler önemli yani çocukların uyumadığı saatte ayakta olduğu saatte başka bir yayıncılık anlayışı olmalı ,çocuklar belli bir saatte uyumalı o da ayrı bir mesele
MG:'Yatak Odası Diyalogları' adlı kitabınızda Ahmet İpek’e “Kendimi kandırılmış gibi hissediyorum karşımda süper bir kadın,yatalım diyorum.Önce banyoya gidiyorsun makyajını siliyorsun,kirpiğini,saçlarını,lenslerini çıkarıyorsun,bir başka kadın oluyorsun.Tüketiciyi Koruma Yasası var, vallahi veririm mahkemeye” diyor .
Peki Birol Güven tüketici olarak sahip olduğu hakları biliyor mu? Satın aldığı ama beğenmediği şeyleri iade ediyor mu?
BG:Evet çok iyi bir tüketiciyim.Çok güçlü bir kalemim var o konuda hatta bir arkadaş benim yazdığım o konudaki mektupları kitap yapalım falan dedi ama kaybetmişim hepsini ,bunaltırım yani, pişman ederim ve sonuç alırım.
MG:Mesela ne yaptınız?Herhangi bir örnek var mı?
BG:yıllar önce Kapital Sigorta bir hasarımızı karşılamamıştı,
6-7 ay geçti hala karşılamadı,ben onlara bir mektup yazmıştım,6 ayda dünyada ve Türkiye’de olanlar diye liste çıkarmıştım 6 ayda dünyada bunlar oldu siz bir ödeme yapmadınız diye tam hatırlamıyorum şimdi ama bir cevap almıştım “gayri ciddi üslubunuz en kısa sürede hukuki yollarla cezalandırılacaktır” falan filan gibi bir şey,sonra galiba iflas ettiler .
MG: “Made in Turkey” ibaresi yurt dışına açılma hedefiniz olduğu anlamına mı geliyor? Yurtdışında yayınlanan ya da uyarlanan projeleriniz oldu mu? Olacak mı?
BG:Şimdi tabi yurtdışına bir şeyler yapma hedefi,amacıyla ve bir de bir zamanlar Türkiye’de sit-com yapılamaz deniyordu ya,öyle duygusal bir tepkidir o.Amacımız tabi yurtdışı.Yurtdışından tabi istiyorlar dizilerimizi,Çocuklar Duymasın’ı falan filan ama bizim şöyle bir sorunumuz var Türkiye’de;süreler. Yani yurtdışında bir format var, bütün diziler 40 dk bütün diziler 60 dk.bizden de öyle istediler İspanyadan mı ne ,kaç dakika dediler,70 var 80 var 90 var her bölümü başka süre ,biz de satamadık.Sadece Kadın İsterse’yi Romanya’da tekrar yaptılar benim senaryomla.Kadın İsterse dizisi Romanya’da Romen sanatçılarla çekildi ama seyretmedim daha, re-make yapıldı,1 -2 sene oldu galiba
MG:Markanız tescilli mi? Hukuken korunuyor mu?
BG:Evet,evet inşallah ,öyle yapmıştık bir zamanlar
MG:Metin Şentürk’ün hakim,Tamer Karadağlı’nın başgardiyan ,Nurgül Yeşilçay’ın savcı rolünde oynayacağı bir dizi için Adalet Bakanlığı’ndan cezaevinde 1 hafta kalma izni aldığınız doğru mu?Kaldınız mı?Kaldıysanız nasıldı şartlar?Bu diziyi ne zaman izleyeceğiz?
BG:Hepsi yanlış.Hiç yatmadım,ama 1.5 yıl senaryo dersi verdim, Bayrampaşa Cezaevi’nde ve onun sonunda da “Bayrampaşa ben fazla kalmayacağım” adlı filmi yaptık.Oradaki senaryo öğrencilerim yazdı ve oynadılar.Ve orda bir sahnemiz vardı,adalet sistemine en iyi eleştiri,Uğur Dündar o sahne üzerine Arena programı yaptı.
MG:Hangi sahne?
BG: oradaki mahkûmlar toplanmışlar, kaç yıl ceza alacağını konuşuyorlardı ilk gece
MG:izledim filmi
BG:Orda diyordu ya “senin dosyan 2 ayda Şişli’den Beşiktaş’a gelmez”,falan gibi bir sahne vardı.”4 yıl yersin,8 yıl yersin” ,o çok iyi çalışılmış bir sahneydi.Uğur Bey de çok etkilendi.Sırf onun üzerine bir Arena programı yapıldı.
Tekrar izlersen onu, orda var o ,kendileri yazdılar onu zaten,en son işte 8 yıl yersin bunun yatarı 4 yıl falan filan bayağı güzel bir muhabbet vardı.
MG:Kocaeli İşkur ile Mint Görsel Sanatlar Akademisi'nin Hazırladığı İşsizlerin sinemacı ve televizyoncu olabilecekleri yeni projenizden biraz bahseder misiniz?
Şimdi tabi herkes oyuncu olmak istiyor yönetmen olmak istiyor ama ara eleman eğitimi hiç yok.Çok iyi eğitimli makyöz yok,kostümcü yok,ışıkçı yok hep çırak olarak başlıyorlar ve öyle öyle yapıyorlar.Biz de o sektöre yönelik ara eleman yetiştirmek üzere böyle bir işbirliği yaptık.Şimdi eğitimler Kocaeli’nde devam ediyor.İşte yakında oradan böyle insanlar çıkacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder