1 Şubat 2010 Pazartesi

Taşıt Araçlarına Göre Şehir Kültürü

İstanbul trafiğinde ve özellikle de mesai saatlerinde sık sık toplu taşım araçlarını kullanıyorum. Bu durumda malum, yolculuklar oldukça uzun sürdüğünden ya kitap okuyorum ya da diğer yolcuları gözlüyorum.
Her toplu taşım aracının yolcusu aynı olmuyor.Aynı yolcular iki ayrı tür araç arasında aktarma yapsalar dahi sergiledikleri tavır farklı olabiliyor.
Örneğin metrobüs yolcularının en az %60’ı yolculuk sırasında cep telefonu ile konuşur. Bozulan aracının tamiri için sigorta şirketi ile cep telefonunda kavga eden sigortalı ile daha önce satmış olduğu sigorta poliçesinin bedelini tahsil edemediği için telefonda müdürüne sigortalıyı çekiştiren sigorta satıcısı aynı metrobüste karşınıza çıkabilir.
Şehir hatları vapurlarının yolcuları enteldir. Telefona fazla tenezzül eden çıkmaz. Onlar kışın saleplerini yudumlayıp, kitaplarını ya da gazetelerini okur ,yazın martılara simit atarlar.Deniz onları sakinleştirdiği için olsa gerek aceleleri yokmuş izlenimine kapılırsınız.Vapur yanaşmadan atlayan tek tük insana rastlarsanız bilin ki onlar vapur müdavimi değildir.
3 tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen denizleri kullanmayı bir türlü beceremeyen bir toplumun, deniz yolculuğunu keşfedebilen azınlığının yüzleri tabi ki daha güleçtir. Az önce Kız Kulesi’ne el sallayan, Sarayburnu’nda vapurla yarışan yunuslara tanıklık eden bir insan nasıl mutlu olmasın ki
Deniz otobüslerinde ise durum daha değişiktir. Havaalanına giden hostesler ve kocaman bavullarıyla yolcular deniz otobüslerini tercih eder.Kural olarak telefonlar yolculuk süresince kapatıldığı için insanlar ya kitap okur ya da yarım saatlik kısa yolculuğa aldırmadan azıcık şekerleme yaparlar.
“Deniz var” denirse, hadi canım deniz otobüsü karadan gidecek değildi ya demeyin deniz var hava kötü, yolculuk sarsacak, dikkat edin demektir.
Taksiler acelesi ve tabi ki biraz da parası olan yolcular içindir. Tabi taksiciye de gideceğiniz yeri beğendirmeniz gerekir önce ki, bu cumartesi akşamları Taksim’de hele de kar varsa ÖSS’de iyi bir yere yerleşme ihtimalinizden daha düşük bir olasılık olabilir.
Taksicilerin klasik sohbete başlama soruları “Abla memleket nere?”dir. Bu soru ile açılan muhabbet genellikle politika, hayat şartları ve yolcu erkekse futbol ile devam eder.
Sarı dolmuşlarla iki yaka arası seyahatler ise her araç sürücüsü için cankurtaran niteliğindeki bir kurstur. Zira bu yolculuklar genelde sıkışan trafiğe takılmak istemeyen şoförün diğer meslektaşlarıyla sık sık telefonlaşarak tespit ettiği farklı güzergâhlardan yapılır. Köprü trafiğine kapılmadan ne kadar arka sokak ve yan yol varsa kullanılarak uçarcasına karşı kıyıya ulaşma taktikleri için her şoförün birkaç kez bu yolculukları yaparak uzmanlardan taktik alması önerilir.
Tabi kurs konusunda hanımları da unutmayalım. Sabah ve akşam Gebze’den kalkan trene binip Erenköy civarında inen hanımlar oturdukları yerde tığ ve şiş ile örgü örerler. Değişik örgü modelleri ve teknikleri öğrenmek isteyenler için hafta içi her gün açık olan bu kurslar ücretsiz olarak verilmektedir. “Kolay gelsin, ne kadar güzel bir şey o” diye söze girmeniz yeterlidir.
Tüm bu araçların ortak yanları da vardır tabi, hepsinde cam kenarı popülerdir.Yazın vapurların yan koltukları ve güverteleri ile her mevsim çiftkatlı otobüsün üst kat en öndeki 4 koltuğu popülerdir.
Toplu taşım araçlarında yalnız yolculuk etmiyorsanız eğlenceli oyunlar da oynayabilirsiniz. Örneğin vapurda seçeceğiniz, tanımadığınız bir çiftin o anda ne konuşuyor olabileceklerini, ne iş yapıyor olduklarını, evli mi yoksa sadece seviyeli bir birliktelik mi yaşıyor olduklarını tahmin etmeye çalışarak yolculuğu eğlenceli hale getirmek mümkündür.
Siz siz olun yolculuk sırasında göz ucuyla bile yandaki yolcunun okuduğu gazeteye bakmayın,devlet sırrı okuyor edasıyla gazetesini saklamaya çalışması ,sizi de ajan zannetmesi an meselesi olabilir.3 kuruşluk haber okuyacağım diye asabınızı bozduğunuza değmez,boş verin.
Özel araç kullananlar zamanlarını kullanmayı iyi bilirler; trafik ışıklarında veya köprü trafiğinde makyaj yapabilir, telefonla konuşur, mesajlaşır, direksiyon üstünde dergi okur ve kahve içerler.
Boş olsun dolu olsun, minibüs caddesinde bir minibüsün arkasından gitmeyin. Sinyal vermezler,yolcunun “müsait bir yerde inebilir miyim?” cümlesi ağzından daha çıkamadan ışık hızıyla frene basıp yolcuyu indirme konusundaki rekorlarını egale edebilecek rakip tanımazlar. Zaten zorunlu değilseniz aslında minibüs caddesinden özel aracınızla da gitmeyin,adı üstünde o cadde minibüslerin ne işiniz var orada di mi
Vapur ve trende çalışan satıcılar kadar teatral ve eğlenceli olmasalar da ,sıkışan trafikte çalışan seyyar satıcılar kendi hayatları pahasına sizin hayatınızı kurtarırlar.
Mevsimine göre simit,kağıt helva,su,dondurma muz ve erik yiyebilirsiniz.Şarjınız biterse üzülmeyin hemen bir çakmak şarjı alabilirsiniz,sevgiliniz telefonda sitem ederse hemen seyyar çiçekçiden gülünüzü ,çocuğunuza balon veya Çin işi yanar dönerli oyuncaklar alıp işi kurtarabilirsiniz.
İyi yolculuklar.

1 yorum:

  1. :)) Yine bir telefon trafiği sonucu bakırköyden bindiğim sarı dolmuş 2. köprüden gitmeye karar verdi, ve şofor bi havalarda:) görüyosunuz diyor amacımız hizmet , neresi açıksa uzak yakın demeden oradan gideriz :)

    YanıtlaSil